
...saat sabahın beşi! pakizeyi saklandığı yerden çıkarıp eve götürmeye çalışıyorum. ancak büyük acılar çekiyor taşınırken. "maaovv" nidalarıyla sabahın köründe apartmanı inletiyor. asansör yetişiyor neyse ki imdadıma da eve götürmek kolay oluyor.
koridorda zıplaya zıplaya koştuğu yerde şimdi yere yapışmış yatıyor. ayağa kalkmaya çalışıyor ancak kıçını doğrultmaktan aciz. kanını sürüyor dolaştığı yerlere. manzara feci...
ev arkadaşımı uyandıryorum zar zor. pek anlamamış olacak ki sabahın köründe onu uyandırmamın nedenini "dur biraz daha uyuyayım" şeklinde değerlendiriyor uyku sersemliğiyle. ama anlıyor elbet bir şeyler olduğunu, gidiyoruz tekrar başucuna pakizenin. garibim odaların içine kaçmaya çalışıyor ama başaramadan tekrar yıkılıyor yere. bir an önce veterinere gitmemiz gerektiğini farkedip evden çıkıyoruz.
bir kaç ay önce azgınlığından dolayı gecenin bir yarısı gittiğimiz 24 saat açık olan bir veteriner geliyor öncelikle akıllara. adı "vetland"! kozyatağı carrefour'un karşısında. giriyoruz içeri, bir adam asistanım diye geçineninden, halk arasındaki yeri ise bildiğin hasta bakıcı. tabii bunu yaptığı muhteşem(!) tedavi yöntemlerinden sonra anlıyoruz. hayvana arka arkaya üç tane iğne vuruyor. sakinleştireceini ve iç kanamayı azaltacağını iddia ediyor bunların. bir yandan da asıl veterineri arayıp durumu anlatıyor. önce bir saat sonra geleceği iddia edilen veteriner sonra 8 buçukta gelir, sonra da acaba kaçta gelire dönüyor. biz bekletikçe gelme vakti uzaklaşıyor. bu sırada bir de serum takılması gerekliliğinden bahsediyor "asistan" ancak bacağında bulduğu koca iki damarda da iğneyi oturtqmıyor. bu sefer de seruma zaten gerek yoktu tarzı bir şeyle söylüyor. pakizenin durumu ise pek iç açıcı görünmüyor.
bu sırada oturduğum sandalyenin yanında bir "pet" dergisi görüyorum. her gördüğüm yazınsalı karıştıran içgüdüm bunu da karıştırmamı istiyor benden. şöyle bir göz atayım. kaldı ki içi kedi,köpek yemleri reklamlarıyla doluymuş derken bir de "vetline" isimli bir veterinerin röportajına çarpıyor gözüm. 6 katlı bir hayvan hastanesiymiş kadıköy anadolunun karşısında. neyse biz daha fazla beklemeyeceğiz diyip kalkıp gidiyoruz kadıköye.

ilk izlenim hoş. en azından bir hastaneye benziyor önceki petshop kırması veterinere göre. bir veteriner karşılıyor bizi ki böyle ilgili alakalı olan bir "bilim insanı" na karşılık hayvan olmak varmış dedirtiyor insana. korkudan her şeye "muuuaavv"layan pakize ilk dokunuşlardan sonra kendini doktoruna teslim edesi geliyor. o andan sonra ilk veterinerde kurtuluşunun çok zor olduğu iddia edilen pakize artık tedavi yöntemlerini dinliyor usulca...
son durum: çenesinde 2 kırık, belinde 3 kırık, böbreğinde kan toplanmış, kuyruğunda da bir kırık var. iyileşme durumu için bir hafta boyunca hastanede kalıcak, 3 haftada kafes istirahatinde. dualar ve dahası onunla olsun...
son not:
katil niyetli veterinerin yerini iyice bir öğrenin ki adımınızı atmayın; http://www.vet.com.tr/
korkarak ama umutla soruyorum; iyi mi şimdi?
YanıtlaSilson gördüğümde çok iyiydi. sadece çenesi tam olarak kapanmıyordu. ama idare ediyordu:) ev arkadaşım evden ayrıldığı için yakın zamanda nasıldır bir haberim yok ne yazık ki.
YanıtlaSil